29 Temmuz 2008 Salı

2 Nisan 2008 Çarşamba

Güzel Bir Kitap: Merhamet – Kalbe Dönüş İçin Son Çağrı (2008)

Hayattan sıkıldınız; birbirine benzer işlerle dolu günler mi geçiyor sunuz? İşte size güzel bir kitap, biraz nefes almak için...


Doç. Dr. Kemal Sayar’ın “Merhamet– Kalbe Dönüş İçin Son Çağrı” adlı kitabını yeni okudum. Son zamanlarda okuduğum en güzel kitaplardan bir tanesi... Ancak kitabın adı biraz yanıltıcı olabilir. Çünkü kitap hayatı anlamamıza yardımcı olacak çok sayıda güzel analizler ve örneklerle dolu...

http://www.kemalsayar.com



Kemal Sayar’ı TRT 2 deki "İNSANLIK HALİ, Cumartesi, 23:15” programı ile tanıdım. Hacettepe TIP mezunu. Marmara Üniversitesi’nde Psikiyatri alanında uzmanlığını tamamlamış. Dolayısıyla kitap bir psikiyatristin bakış açısıyla hayata bakmamızı da sağlıyor.


Kitabın dili oldukça akıcı ve sade. Bir çırpıda okuyup bitirebiliyorsunuz. Kitabın ilk bir kaç makalesinde, babasını 2007 yılında kaybetmesiyle, neler hissettiğini anlatarak konuya giriyor. Dolayısıyla yazar iç dünyasına samimi bir pencere açıyor. Özellikle babasını kaybetmiş okuyucuların bu bölümden çok etkileneceklerini düşünüyorum.


Kitap temel olarak insani değerleri bir çok güzel örnekler ve iyi analizler ile anlatıyor. Bir çok insanın kitaptan hayatı ve insanları anlamak noktasında yararlanacaklarını düşünüyorum.


Dünyada güzel bir kitap bulmak kadar zor bir şey yoktur; bilgece ve samimice yazılmış bir kitap...


Kitap bilgileri: Merhamet Kalbe Dönüş İçin Son Çağrı Dr. Kemal Sayar / TİMAŞ YAYINLARI 2008 ISBN:9752637023

http://www.kitapyurdu.com/kitap/131995/merhametkalbedonusİcinsoncagri


Sayfa 39’dan bir paragraf:

Tüketim toplumu yavaşlama kabliyetimizi köreltiyor. Oysa daha az ihtiyaç duyan insanlar olabilsek, yepyeni bir özgürlük biçimiyle de tanışmış olacaktık. Modern bireyin en yaygın korkuları; başarısızlık korkusu, sıradan olma korkusu, bir hiç olma korkusu. İnsana anlam ve istikrar hissi veren değerlerin parçalandığı, her şeyin satılığa çıkarıldığı bir çağda ait olacak bir yer bulmak da zorlaşıyor. İşlerimize yapışıyor ve orayı kendimize bir sığınak kılıyoruz. Modern toplum Nazi çalışma kamplarının o bildik sloganını tekrar ediyor: Arbeit Macht Frei (Çalışmak Özgürleştirir). Oysa gerçekte düşünmek ve hissetmek için, aylaklığa, kainatı bir huzur duygusuyla seyredebileceğimiz uzun saatlere ihtiyaç var.

11 Aralık 2007 Salı

Kur’anı Kerim Mealleri

Meal kısaca Kur’anın başka bir dile örneğin Türkçe’ye çevirisidir.

Okuma bilen her düzeydeki insan Kur’anı Kerimi meallerinden okuyabilir. Genel olarak Kur’anın ne demek istediği anlaşılır.

Her bir mealde ayet aynı manaya gelse de kelime ve cümle olarak farklılıklar olabilir. Çünkü bir dildeki bir kelime ya da deyim başka bir dilde birden fazla kelimeyle ifade ediliyor olabilir. Ya da Arapça’da olan bir kelime Türkçe’de birebir karşılığı olmayabilir. Bu durumda birden fazla kelime ya da açıklama ile bu durum çözülmeye çalışılır.


Ancak mealler, ne kadar iyi olsa da Kur’anın anlam ve duygu açısından birebir aynısı olamazlar.

Şöyleki

1) Kur’an Allah kelamıdır (sözüdür). Türkçe’ye çevrilince Allah’ın Kur’an’daki kelime ve cümlelere yüklediği duygu, anlam v.b. bozulabilir.
2)Kur’an sözlerinin sese dönüşmesi ve sesin işitilmesinin insan ruhu ve madde üzerinde ilahi bir etkisinin olduğunu da söyleyebiliriz. Dolayısıyla Kuran namazda ve dua niyetiyle okunurken orjinal haliyle okunmalıdır.
3) Kur’an Arapça’ya has edebi özelliklere sahiptir. Başka bir dile çevrildiğinde bu özellikler birebir aktarılamaz.

Ayrıca Kur’anı Kerim’i tam olarak anlamak ve ayetleri yorumlamak için tefsirlerden yani açıklamalarından yararlanmak zorundayız. Rivayet Tefsirlerinde Kur’andaki her bir sürenin, ayetin iniş sebepleri başta olmak üzere, ilgili oldukları alanlara dair Hz. Muhammed (SAV)in, önde gelen ashabın (yakın sahabe), onlardan sonra gelen tabiinin (sahabeyi tanıyan) ve tefsir imamlarının görüşleri aktarılmaktadır. Dirayet tefsirleri ise sosyolojik, bilimsel, işari (tasavvufi) tefsirlerdir. Dirayet tefsirinde, tefsirci (müfessir) içinde bulunduğu zamanın, mekanın şartlarına göre, o ayetin nasıl anlaşılabileceği konusunda fikir yürütür.

Türkçe’de çok sayıda meal bulmak mümkündür. Doğal olarak şu meal çok güzeldir - yani anlam ve duyguyu çok güzel yansıtmış- demek pek mümkün değildir. Bu yüzden bir kaç meali karşılaştırmalı okumak en güzelidir. Hatta İngilizce bilenler için İngilizce’lerine de bakmak güzel olacaktır.

Meallerden örnekler:

Muhammed Esed'in Meali çok güzel bir Türkçe ile yazıldığından çok sayıda kişi tarafından tercih edilmektedir. Ancak meal de ayrıca yer alan tefsir ise bilimsel konuları isbatlamaya çalışması v.b gibi nedenlerle eleştirilir.

İSMAİL HAKKI BURSEVİ meali tasavvuf yönleri öne çıkan bir mealdir. Bu meal İsmail Hakkı Bursevî hazretlerinin tefsirini (Ruhul Beyan) esas alınarak hazırlanmış.

Süleyman Ateş’in meali hakkında internette bulduğum bir okuyucu yorumunda:
”Süleyman Ateş’in meali birebir motamot çeviridir. Yani diğer mealler gibi cümle anlaşılsın diye devrik cümleyi kurallı hale getirmek ya da başka kelime eklemek pek yok bu mealde. Bu bir dezavantaj belki ama arapça öğrenenler için son derece uygun...” denilmektedir.

Elmalılı Hamdi Yazır'ın meal ve tefsiri Türkiye’de en çok reklamı yapılan ve belkide, bu durumdan dolayı en çok okunan mealdir. Bir çok kişi tarafından beğenilirken bir çok kişi de doyurucu bulmamaktadır.

Ali ÜNAL tarafından hazırlanan Allah Kelâmı Kur'an-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâli en son meallerdendir.

Hayrat Neşriyat Mealleri dipnotları Risale i Nur açıklamalı olan bir mealdir.

Şimdi bir internet sitesinde “Tekvir Süresi beni çok etkiler ve düşünmeye sevkeder..” yorumuyla dikkatimi çeken Tekvir Süresi meali ile yazımızı bitirelim.

1- Güneş katlanıp dürüldüğünde,
2- Yıldızlar bulandığında,
3- Dağlar yürütüldüğünde,
4- Kıyılmaz mallar bırakıldığında,
5- Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,
6- Denizler ateşlendiğinde (suları çekilip, volkanlar halinde ateş püskürdüğünde),
7- Nefisler eşleştirildiğinde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandığında),
8- Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda,
9- "Hangi günahtan dolayı öldürüldü?" diye.
10- Amel defterleri açıldığında,
11- Gök sıyrılıp açıldığında,
12- Cehennem kızıştırıldığında,
13- Ve cennet yaklaştırıldığında,
14- Herkes ne getirmiş olduğunu anlar.
15- Şimdi yemin ederim o sinenlere (gündüzleri gözden kaybolan yıldızlara),
16- O akıp akıp yuvasına gidenlere,
17- Yöneldiği an geceye,
18- Nefeslendiği (ağardığı) an sabaha ki,
19- Kuşkusuz o Kur'an, değerli bir elçinin sözüdür.
20-O elçi güçlüdür, Arş'ın sahibinin yanında çok itibarlıdır.
21-Orada ona itaat edilir, güvenilir.
22- Arkadaşınızı cin çarpmış değildir.
23- Andolsun o, Cebrail'i açık ufukta gördü.
24- O, gayb hakkında cimri de değildir.
25- O, kovulmuş bir şeytanın sözü değildir.
26- Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz?
27- O, âlemler için öğütten başka bir şey değildir,
28- İçinizden doğru gitmek isteyenler için.
29-Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz.

28 Ağustos 2007 Salı

Akıl ve Sorular 1

Çalıştığım şirketteki bir arkadaş bir kaç soru sordu; Bu sorulara cevap vermeye çalıştım. Soruların temelinde “aklın insana yeterli olduğu ve her türlü açıklamanın akıl tarafından yapılabileciği iddia ediliyordu”.

Soru1: “Bütün varlıkları Allah yarattı. Öyleyse Allah'ı kim yarattı?”

Bu türevdeki sorulardaki gerçek niyet nedir?

Öncelikle biraz analiz edelim sonra cevap verelim;

Allah’ı tanımada akıl bir araçtır. İnsanın duyguları da bir araçtır. Bunlar aslında insan ruhunun birer parçasıdır dersek yanılmış olmayız inşaallah..

İnsanı ve insanın duygularını açıklamakta akıl çoğu zaman yetersiz kalabilir. Aşkı, sevgiyi ifade edebilmenin pek akılla açıklanabilir bir yanı da yoktur. Elbette imanında akılla açıklanamayacak bir çok yönü vardır...

Akıl insana iman vermez. Sadece imani elde etmeye götüren araçlardan biridir diyebiliriz belki.

Akıl – irade insanların sorumluluklarını bilmesini sağlar. Dolayısıyla sorumluluklarını kavrayabilen insan sorumluluklarını ne derece yerine getirip getirmediği konusunda sorgulanabilir ya da yargılanabilir.

“İnsanin İslami akılla anlaması istenmiştir.” Akıl insanın Allah’a inanmasi için sebepler verir. Bu sebepleri ortaya çıkaran bir insanin iman etmesi de gerekmez. Ancak iman farklı bir şeydir diye düşünüyorum. İman Allah’ın varlığından emin olmaktır.

Bu sorularin bilimle ilgisine gelince; bilimin kapsam alanı deney edilebilen şeylerdir. Dolayısıyla bu soruların cevapları bilimin kapsama alanına girmez. Karıştırmayalım...

Bilimin tanımına gelince:

Üzerinde herkesin birleşebileceği ortak bir tanım yapabilmek oldukça güç olmakla birlikte, bilim; kontrollü ve gözlem ve gözlem sonuçlarını, mantıksal düşünce yoluyla olguları, olayları açıklama niteliği olan hipotezler bulma ve bunları doğrulama yöntemidir. Arapça bir sözcük olan ilim yerine bugün bilim sözcüğünü kullanmaktayız. Bilim, bilinen ve bilinmeyen fakat bilinmesi gereken ve bilinebilecek olan tüm evreni kapsamaktadır.

Akıl aynı zamanda eksik bilgiden dolayı ya da nefsine uyarak insanı yanlış yola götürebilir de. Çünkü insan günah işlemek içinde aklını kullanabilir. İnsanı sadece akıldan ibaretmiş gibi tanımlamak çok ciddi bir yanlışlıktır. Deli bir insan ya da 3 aylık bir çocuk dahi sevildiğini bilir. Dolayısıyla insana bilgi veren ve yönlendiren şeyler sadece insan aklı da değildir.

Allah’a inanmamak içinde aklı kullanabiliriz. Bize akıl inanmamamiz için yüzlerce sebep üretebilir. Mesela bazı insanlar vardır hep negatif düşünmeye kendilerini koşullandırabiliyorlar. Aynı şekilde insan da Allah’ın olmadığına kendini koşullandırabilir. Sonuçta aklıyla inançsızlığına temel olan yüzlerce sebep, bahane ya da bilgi üretebilir. Niyet Allah’ı bulmak olursa, Allah insanı çaresiz bırakmıyor. Herkese kendi ölçüleri içinde her türlü olanığı vermiş bence... Gerisi insana kalmış...



Felsefeciler uzun zaman Allah’ın varlığı v.b. konuları tartışma konusu yapmışlar. İmam Gazali felsefeciler için, onların amacı Allah’ı bulmak değildir. Onların amacı felsefe yapmaktır diyor. Dolayısıyla felsefe ile sonuçta kazanılan bir şey olmaz.

Benzer şekilde soruların amacı bir çeşit tatmin, ya da akıllı geçinmek ya da aklı oyunlar ise sorulara verilecek cevaplar yine sorular doğuracağından sonuçta bir kazanım olmaz… Dolayısıyla soruları soranın da kendisine ben niye soruyorum diye sorması gerekmez mi?

Bir de şöyle bir varsayımda bulunalım. Eğer sorulara çok tatmin edecek cevaplar verilirse soruyu soranın hayatında ne değişecek?. İyi bir kul olmaya, ibadetlerini ve İslamın getirdiği sorumlulukları mı yerine getirmeye çalışacak?.

Aslında soru sormakta, sorgulamakta hiç bir sakınca yok. Samimi olarak sorulduktan sonra merak edilen her şey sorabilir. Ancak felsefecilerin durumuna düşmemek gerekir. Soru soruyu doğurarak içinden çıkılmaz bir noktaya gelinebilir. Sonuçta sorgulama oyunu bir çeşit akıl oyununa dönüşebilir sonuçta akıl da insani yanıltabilir...

İnsan akıllı bir varlık – göz göre göre niye cehenneme gitmek istesin?… Aklıyla inanırsa sorumluluklarini yerine getirir oyle değil mi…

Ancak durum bu kadar basit değil!...

Bir çok insan gurur, sosyal baskı, acizliğini fark edememe, nefsine düşkünlük, bir sorumluluk altına girmek istememe, alışkanlığın devamı v.b. gibi nedenlerle aklının çıkarımlarına uymamayı tercih ediyor. Dolayısıyla aklın dediği her zaman pratikte yer bulmayabiliyor. Ya da akıl bazen kendi kendini yanıltabiliyor. Mesela bilim aklın bir sonucudur deniyor. Halbuki bilim zaman içinde değişebilir sonuçlar ortaya koyabiliyor... Dolayısıyla bilimin yanılgısı ya da değişebilir sonuçları insanları da yanılgaya düşürebiliyor…

Allah’ın varlığı konusunda ilk başta herkes şüphe duyar. Şüpheden kurtulmanın en bariz yolu Allah’tan istemektir – dua etmektir: “Allah’ım senin varlığın konusunda şüpheden beni kurtar!... “

İman kişisel bir tecrübedir. Başkalarına aktarılamaz. İnsan iman noktasında kendi kendine başarılı olabilecek kapasitedir. Yeter ki istesin. Allah kimseyi geri çevirmez.. Şüphe de bırakmaz.

Şimdi cevap verelim

Bazen merak bazen de kötü niyetli olarak Müslüman insanları akli olarak çelişkiye düşürmek amacıyla keskin sorular ortaya atılmış. Bunlardan bir tanesi de “Bütün varlıkları Allah yarattı. Öyleyse Allah'ı kim yarattı?”

Bu ve benzeri sorular ile ilgili olarak internet de cevaplar var. Yazının en altına kopyaladım. Bu tip sorulara cevaplar hakkında bir kaç kitap olduğunu da hatırlıyorum

Bu soru müşrikler tarafından bizzat Peygamber Efendimize (asm.) sorulmuş ve bu soru üzerine Cebrail (as.), Allahü Azîmüşşân'dan İhlâs Sûresini cevap olarak getirmiştir.

"De 'ki O Allah'dır, bir tektir. (O) Allah'tır, Samed'dir. Tevlid etmediği gibi, tevellüd de etmemiştir. Hiçbir şey O'nun dengi (ve benzeri) değildir."

Bana göre ise;

Biz hem kendimiz gibi hem de dünyadaki diğer canlıları ve evrendeki bütün madde ve cisimleri görerek diyoruz ki, bunların bir yaratıcısı vardır.

Allah diyor ki benden başka hiç bir şey yoktur (Bakınız Allah’ın sıfatları). Öyle olunca hem felsefeciler hem de Tasavvuf da ileri noktalara gelmiş Muhiddin Arabi gibi zatlar bizim ve diğer cismaniyetin Allah’ın bir parçası olduğumuzu iddia etmişlerdir. Ancak imam Gazali ve diğer bazı Tasavvuf büyükleri ise Allah’ın bir parçası değil varlığının bir yansıması olduğumuzu söylerek noktayı koyarlar… Allah’ın zatı uzerinde düşünmek tavsiye edilmez ancak tasavvuf da “keşf” denilen bir yöntemle insan Allah’ın zatı konusunda çok farklı şeyler algılayabilir. Bunları yorumlayabilen cok az insan olmuştur. İmam Rabbani, Muhhiddin Arabi bunlardan bazılarıdır.

Bu sorular yıllardir çeşitli niyetlerle sorulmuş işte bazılarının ürettiği cevaplar:

Bir de konunun devir-teselsül ile ilgili bir yönü vardır ki o da şudur. Art arda bağlı hadiseler zincirinde mutlaka bir ilk halka olmalıdır ki diğer halkalar ona bağlı olsun.

Mesela, on beş vagonlu bir trende, her bir vagonu bir önceki vagon çeker. Sonuçta iş, lokomotife dayandığında, 'Lokomotifi kim çekiyor?' diye sorulmaz. Çekme gücü olan fakat çekilmeye ihtiyacı olmayan bir araç olmalı ki -o da lokomotiftir- tren sağlıklı olarak hareket edebilsin.

Aynı şekilde, bir şekerin nasıl yapıldığını sorsak, bize cevaben, şeker fabrikasında yapıldığı söylenecektir. Şeker fabrikasındaki aletlerin nerede yapıldığını sorduğumuzda onların da tezgahlardı gösterilecektir. Neticede problem bir ilme, bir iradeye dayandırılmazsa, tezgahın da tezgahı sorulacak ve kısır döngüye düşülecektir.

Bir er, emri onbaşıdan, o da yüzbaşıdan ve nihayet başkomutan da padişahtan alır. Peki, padişah kimden emir alıyor, diye sorulmaz, zira o emir alan değil emir veren konumundadır. Eğer birinden emir alacak olursa, o da emredilenler sınıfına girer ona emir veren kimse padişah olur.

Buraya kadar yapılan açıklamalardan açıkça anlaşılıyor ki, bu kainatın varlığı, zatı, isimleri ve sıfatlarıyla ezelî olan bir yaratıcıya dayanmaktadır. Böyle bir zatı kimin yarattığı sormak aklen mümkün değildir.

Devam edelim:

Meselâ, tavuk yumurtadan çıktı, yumurta nereden çıktı? O da tavuktan çıktı. Çevirir durursak, durmadan devir yapmış oluruz, tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan diye. Meseleyi, nihayet bir noktada kesmek mecburiyetindeyiz. Ya tavuk Allah tarafından yaratılmış; ya da yumurta Allah tarafından yaratılmış. Allah, bu ilk hücreyi kudretinden yaratmış, sonra belli hava, belli ısıyı vermiş, civcivi çıkarmıştır. Veyahut tavuğu bir nevi olarak yaratmış ve sonra tavuk neslini ondan çıkarmıştır, demek mecburiyetindeyiz. Yoksa meseleyi uzatıp, ondan ona, ondan ona demekle meseleye hiçbir netice kazandıranlayız. Sadece demogoji yapmış oluruz.

Bir misal daha verelim. Meselâ, bir sandalye var, bu sandalyeye siz oturuyorsunuz ama arka ayakları yok. Siz diyorsunuz ki, ben arka ayakları olmayan bir sandalyenin üzerinde oturuyorum. Bu sandalye olmasa ben de oturamam. Yani, sizin durmanıza, oturmanıza sebep arka ayakları olmayan sandalyedir. Pekâlâ, nasıl oluyor bu arka ayakları olmayan sandalyeye oturmak? Siz de diyorsunuz ki, o da arka ayakları olmayan bir sandelyeye dayalı. Pekâlâ, o neye dayalı? O da, ona dayalı gibi çevirir dururuz. Ne zaman o sandalyenin arkasına iki ayak koyacak olursak, o zaman orada soru kesilir.

İşte aynı bu misallerde olduğu gibi, hâşâ Allah'ı kim yarattı. Bir ilah, onu kim yarattı, onu kim yarattı, onu kim yarattı, bunu kim yarattı sorusuna son vermezsek, bu silsile durmadan sonsuza kadar gider. Bunun için, 'onu kim yarattı?' sorusuna son vermek lazım. Bunun için de, "Onu kim yarattı sorusunun en sonunda Allah desek, bu silsile kesilmiş olur. Yoksa asla kesilmez, sonsuza kadar gider.

Allah, yaratılmadığı için Allah'tır. Allah, bizzat yaratıcıdır. Eğer, Allah birisi tarafından yaratılmış olsa idi, Allah olmaz, mahluk olur, yani bir başkası tarafından yaratılmış olurdu.Allah'ın varlığı kendindendir. Buna da bir misal verelim: "Siz trenin gittiğini görüyorsunuz, en arkadaki vagon neye takılıdır? Bir önündeki vagona, o neye takılıdır? Bir önündeki vagona, ilh... Vagonları çoğaltın durun, kaç tane yaparsanız yapın, yüz tane, iki yüz tane, evet zahiren bunların hepsi birbirine takılıdır. Görünüyor. Sebepler olarak da öyle. Fakat hiç sorar mısınız, lokomotif neye bağlıdır? Sormazsınız, çünkü, o bizzat muharriktir. Bizzat kendisi hareket eder. Hareketi kendindendir.

Tıpkı başımın, vücudumun üzerinde, vücudumun bacaklarımın üzerinde, benim de yerin üzerinde olmam gibi. O da, dünya da kendi kendine dönüyor mu? Allah misalinde olduğu gibi. Binaenaleyh, bunu kim yarattı diyen kimseler, lokomotifi kim çekiyor gibi iddia ile ortaya çıkıyorlar. Lokomotifi bizzat hareket eden kabul etmezsem, vagonların hareket edişini izah edemem. Küre-i arz üzerinde herşey mevsimlere uğruyor, geziyor veya bizim akidemize göre, Allah gezdiriyor diyoruz, iş bitiyor burada. Binaenaleyh, Allah, vacibü'l-vücuttur. O yaratılmamıştır. Varlığı kendindendir. Evveli, ahiri yoktur O'nun..."

Bu konuda İmam-ı Azam'ın bir tartışmasını da yazalım: "Bağdat'ta, Rum diyarından bir dehrî gelip insanların inançlarını sarsmak için ilim adamları ile münazaralara girişiyormuş. Bütün Bağdat âlimleri bu dehrî karşısında aciz kalıp, sorularına cevap veremediler. Yalnız görüşmediği âlim İmam Hammad kalmıştı. İmam Hammad ise, "Ben de gidip münazarada cevap veremeyip aciz kalırsam cahillerin İslâm'a olan inancı sarsılır" korkusuyla, münazara etmekten çekiniyordu. İmam-ı Hammad, bu düşünce ile muzdarip halde uykuya dalmış, gece rüyasında görmüş ki, bir hınzır gelmiş bir ağacın dallarını ve gövdesini yemiş, sadece kökleri kalmış. Bu esnada o civarda bir arslan yavrusu çıkmış. O hınzır yavrusunu parçalayıp öldürmüş. İmam-ı Hammad, bir korku içinde uykudan uyanmış, kederli bir şekilde düşünmeye başlamış. İmam-ı Azam hazretleri o zaman onüç yaşında bulunuyordu. Hocası Hammad'ı kederli halde görünce sebebini sordu. İmam Hammad, ona rüyasını anlattı. Bunun üzerine İmam-ı Âzam rüyasını şöyle tevil etti. O gördüğünüz ağaç ilimdir. Dalları diğer âlimlerdir. Kökü zat-ı âlinizdir. Arslan yavrusu ise benim. İnşaallah o domuzu ben öldüreceğim, dedikten sonra hocası Hammad ile beraber camiye gittiler. O sırada dehrî gelip minbere çıktı ve münazaraya başlayarak, karşısına çıkacak birini istedi. Bunun üzerine Ebu Hanife karşısına dikildi. Dehrî yaşının küçüklüğüne bakarak onu küçümsedi.

İmam-ı Âzam:"Ne sormak istiyorsan sor" dedi. Bunun üzerine Dehrî İmam'a şöyle sordu:
— Başlangıcı ve sonu olmayan bir varlığın bulunması mümkün müdür? dedi. İmam-ı Âzam, tereddütsüz cevabında: Sen sayı bilir misin? dedi.
Dehrî de:Evet bilirim, dedi.
İmam Azam: Beş rakamını hangi rakam yarattı?Dört.
Dört rakamını? Üç rakamını? İki.İki rakamını?
Bir.Bir rakamını? Niçin sustun?.. Söylesene, bir rakamını hangi rakam yarattı?.
Bir rakamı evvelidir, ondan önce rakam yoktur. Peki bir nasıl oluştu?

Ne bileyim? Bir, birdir işte. Kendi kendince bir.
Basit bir rakamın kendi kendine birliğini kabul ediyorsun da, Allah'tan önce bir varlık olmadığını ve varlıkların evvelinin Allah olduğunu niçin kabullenmiyor sun?.

Bu kıssa, zannederim, bu soruyu soranları tatmin (ikna) etmiştir. Evet, Allah (c.c) vardır. Varlığı da kendindendir, varlığının evveli ve sonu yoktur. Allah, insanın aklını belli bir noktaya kadar yaratmıştır. Onun ötesini anlayamaz, anlayacak kapasitede değildir. Böylece aklın ölçüsü de sınırlı olduğu için her şeyi anlayamaz..

Akıl bazen melektir, bazen de yılan Bazen aya çıkandır, bazen de yalan Bulursa sırattan geçiş fendini, Gerçek eser budur, akıldan kalan İnanmak isteyene herhalde bu kadar delil yeter. İnanmak istemeyene ise ciltler dolusu deliller getirsen yine de inanmaz.
Faydası olur babından İmam Âzam'ın münazarasına devam edelim.

Dehrî ikinci sorusunu sormaya devam etti: Allah ne tarafa yönelmiştir?
Bu soruya karşılık İmam-ı Âzam: Bir mum yakınca onun ışığı ne tarafa yönelir? dedi
Dehrî: Her tarafa yayılır, cevabını verdi.

Buna karşılık İmam-ı Âzam:
— Mecazî bir mum ışığı her tarafı kaplar da göklerin ve yerin nuru olan Allah Tealâ, her tarafı kaplamaz mı?
Bunun doğruluğu güneşten daha açıktır, dedi.Dehrî üçüncü sorusunu şöyle sordu:Varolan her şeyin bir mekâna ihtiyacı vardır. Buna göre Allah nerededir? .Bunun üzerine İmam-ı Âzam bir kâse içinde süt getirerek:Bu sütün içinde yağ var mıdır? dedi.Dehrî:Evet vardır, cevabını verince

İmam-ı Âzam:Yağ sütün neresindedir? diye sordu.
Dehrî:
— Sütün içinde belli bir yer yoktur. Sütün her tarafında yağ vardır, dedi.Dehrî'nin bu cevabı karşısında İmam-ı Azam:
— Fani ve zail (yok olucu) olan bir varlığın belli bir mekânı olmuyor da, Allah Tealâ için nasıl bir mekân tasavvur edebilirsiniz? Allah Tealâ vardır ve O'nun varlığı her şeyi kaplamıştır, dedi.Bundan sonra Dehrî dördüncü sorusunu şöyle sordu:
— Rabbin şimdi ne işle meşguldür?İmam-ı Azam:
— Sen birkaç soru sordun, ben ise cevap verdim. Soru soranın yüksekte, cevap verenin aşağıda olması yakışmaz. Sen in de minbere ben çıkayım, dedi.Bu söz üzerine Dehrî minberden aşağıya inip, yerine İmam-ı Azam minbere çıktı ve:
— Benim Rabbim, senin gibi bir kâfiri minber üzerinde lâyık görmeyip aşağıya indirmekte ve benim gibi bir Müslüman'ı minber üstüne çıkartmaktadır, cevabını ve rince Dehrî cevap veremez duruma geldi ve pes dedi.. İşte o zaman Dehrî'yi yakalayıp öldürdüler ve İmam-ı Hammad'ın gördüğü rüya gerçekleşmiş oldu.

ALLAH AKLA SIĞMAZ AMA AKIL ALLAH'I BULACAK KUVVETTEDİR

Akıl ve Sorular 2

Çalıştığım şirketteki bir arkadaş bir kaç soru sordu; Bu sorulara cevap vermeye çalıştım. Soruların temelinde “aklın insana yeterli olduğu ve her türlü açıklamanın akıl tarafından yapılabileciği iddia ediliyordu”.

Soru 2: “Bir çocuk ya da bir delinin ibadetten muaf tutulması nedendir? Neyi eksiktir normal yetişkin bir insandan?”

Yukarıdaki soru ile aşağıdaki sorular arasında pek bir fark yok bence...

1) Güneş neden doğudan doğar batıdan batar da, batıdan doğup da doğudan batmaz?
2) Neden bazı ruhlar kadın bazıları erkektir?
3) Neden bazıları 1 kaç dakika yaşar bazıları 70 yıl?
4) Neden bazıları uzun, bazıları kısa, sarışın esmerdir?
5) Neden bazı insanlar Çin de doğar bazıları ABD’de, Turkiye’de ....

Vesaire vesaire...

Şöyle bir düşünelim: Eline karton v.b. alıyorsun ve maket insanlar yapıyorsun. Bazıları 2 kollu bazıları 4 kollu oluyor. Bazılarını kırmızıya bazılarını siyaha ve bazılarını da beyaza boyuyorsun? Bazılarını uzun bazılarını kısa yapiyorsun...

Şimdi maketlerin çıkıp da ben neden 4 kolluyum ya da kırmızı renkteyim diye sormasının bir cevabı var mıdır?

Sen! canın istediği için bu şekilde karar verdin? Yani takdir ettin. Yani bu senin kararın?... Burada maketleri hiç bir şey iken bir şey yaptin!...

Benzer bir şekilde çalıştığın şirkete bir adam geliyor ve sana 5 Milyar arkadaşına 1 Milyar veriyor ve şirketteki herkese farklı miktarda parayı hiç sebepsiz hediye ediyor. Şimdi yoktan yere bu paraları hediye eden bir adama neden bana 5 milyar verdin diye bir soru sormak ne derece mantıklı ya da cevabi var mıdır? Ya da neyi değiştirir. Adamin bir takdiridir bu. Çünkü veren odur.

Bir çocuk ya da deli akli olarak yetersiz olduğu için ibadetlerden muaf tutularak oldüğünde cennete gittiği söylenebir. Burada öldüklerinde “cennete gitmelerinin” nedeni sorgulanabilir? Bunun cevabı da Allah’in takdiridir denebilir. Çünkü kural koyucu ve yoktan var eden odur.

Bir de insan evrendeki bütün bilgilere sahip değil.Ya da aklıyla bütün herşeyi kavrayıp açıklayacak kapasite de yaratılmamış. Biz olayları, bütün sebepleriyle/yönleriyle bilemiyoruz. Sorduğumuz sorulara bir cevap varsa da bunu da aklımızın çıkaracak bir kapasitesi de olmayabilir. Mesela: Kuran'daki Hz. Hızır Kıssası aslında bu tür sorulara bir cevap veriyor:

http://www.harunyahya.org/Makaleler/hz_hizir.htm

Kuran Kerim Ra'd suresinin 27 ve 28. ayetlerden de anlaşılıyor ki Allah’ın varlığı konusunda onun yarattıkları üzerinde düsünmek yeterlidir. Bu Allah’ın varlığını gösterir. Ancak şüpheden kurtulmak ve iman için Allah’ı zikretmek (onun hakkında dusunmek, namaz kilmak, ibadet etmek v.b.) gerekir. Allah’tan isteyerek insan hem şüpheden kurtulur hem de sağlam bir imana sahip olur. Allah kimseyi iman konusunda çaresiz bırakmaz.

Seçme Kitaplar Listesi

Prof. Dr. Faruk Beşer web sayfasında seçme kitaplar listesi yayınlamış.
http://www.farukbeser.com/tr/makale.asp?islem=oku&id=313

1.Lise ve Fakülte Seviyesi:
Asrın Getirdiği Tereddütler (TÖV 4 cilt). M. Fethuullah Gülen
Avrupanın Üzerine Doğan İslam Güneşi. (Bedir) S. Hunke
Batılılaşma İhaneti. Mehmet Doğan
Benlik ve Toplum (Eksen) Muhammed İkbal)
Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları, Cevdet Said
Bir Değişmedir Bu Dünya, Cahit Zarifıoğlu
Coğrafi Keşiflerin İç Yüzü. (İnkılab). Abdurrahman Dilipak
Çanakkale Mahşeri, Mehmet Niyazi
Çarpılmışlar, Rasim Özdenören
Çöle İnen Nûr. N. Fazıl Kısakürek
Demokrasi Risalesi. Yaşar Kaplan
Diriliş Neslinin Amentüsü, Sezai Karakoç
Din ve Modernizm, Ali Bulaç
Dört Terim. Mevdudi
Dua, Alexy Carrel-Ali Şeriati
Dualar ve Aminler (Ötüken). Arif Nihat Asya
Gençlerle Başbaşa (Yağmur). Ali Fuat Başgil
Hacc. Ali Şeriatı (Haccın sembolik ve manevi olarak en güzel açıklaması)
Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar
İmparatorluğa Veda. (Hülbe) İlhan Bardakçı
İnsan ve Davranışı, Doğan Cüceloğlu (Remzi K. Lisans ve Yüksek Lisans)
İnsan ve Kültür, Bozkurt Güvenç. (Remzi K.)
İslam. Sezai Karakoç
İslam Dünyasında İdeolojik Savaş, Malik b. Nebi
İslam Hıristiyanlık ve Yahudilik. İ. S. Sırma
İslam İnancında Allah´a İnanmak. (petek). Said Havva
İslam Sosyolojisine Giriş, İlyas Ba Yunus
İslam Toplumunun Ekonomik Sitrüktürü. Sezai Karakoç
İslam´a Göre İnsan Psikolojisi, Muhammed Kutup (Hicret Y.)
İslam´da Kadın. (Yağmur) Bekir Topaloğlu.
İslam´da Sosyal Adalet, Seyyid Kutup
İslamda Zaman Tanzımi. (Cihan) İbrahim Canan
İslamı Seçen Ünlülerle Ropörtajlar, (Akabe)
İtikat İbadet Ruh Terbiyesi, RisaleYayınlarından
Kafa Karıştıran Kelimeler. (İz) Rasım Özdenören
Kaygıdan Mutluluğa Özcan Köknel (Altin Kitaplar. Lisans ve Yüksek Lisans)
Kelimeler Kavramlar.Yusuf Kerimoğlu
Kuranı Nasıl Anlayalım. Muhammad Kutup
Kuranı Nasıl Okuyalım, Muhaammed Kutup
Macom X. (İnsan) Alex Halley
Medine Toplumu, Ekrem Zıya Ömeri, (Risale)
Müslümanca Yaşama Üzerine Denemeler. (İz) Rasım Özdenören
Müslümanın Şahsiyeti. (Risale) M. A. Haşimî
Müslümanların Gerileme Sebepleri. (Nur). Şekip Arslan
Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti. Ali Hasan en-Nedevî
Örneklerle İslam Ahlakı (Nesil). Yaşar Kandemir
Risaleler, Hasan el-Benna
Riyazussalihin. Nevevî
Ruh Terbiyemiz. (petek). Said Havva
Ruhun Dirilişi, Sezai Karakoç
Sütun, Sezai Karakoç
Taklitlerin Çarpışması. M. Kutup
Tasavvuf. (Kitabevi). Mahir İz
Tasavvufun Mahiyeti. İbn Haldun/S. Uludağ
Temellerin Duruşması (Türk Edebiyatı Vakfı). Ahmet Kabaklı
Toplumbilim, Ali Şeriati
Türkçenin Sırları, Nihat Sami Banarlı
Türkiye´de Geri Kalmışlığın Tarihi, İsmail Cem
Umrandan Uygarlığa, Cemil Meriç
Üç Muhammed, Mustafa İslamoğlu
Vahiy Kültürü. (Ravza) Ruhi Özcan
Yarınki Türkiye, Nureddin Topçu
Yaşadığımız Günler. R. Özdenören
Yaşamak, Cahit Zarifıoğlu
Yirminci Asrın Cahiliyeti. M. Kutup
Yoldaki İşaretler. (İşaret) S. Kutup/Terc. Salih Uçan
Yolların Ayrılış Noktasında İslam, Muhammed Esed
Zindan Hatıraları. (Tekin) Zeynep Gazalî

Siyer
Fıkhussîre. Muhammed el-Gazalî
Fıkhus-sîre. Ramazan el-Bûtî
Hayatüssahabe. Kandehlevi (4 cilt)
Haz. Muhammed Hakkında Konferanslar, Süleyman Nedvi (Diyanet) (Lise, Fakülte)
Hz. Peygamberin Hayatı. Salih Suruç
Hz. Peygamberin Şemaili (Seha). İbrahim Bayraktar
Özlenen Şafak. (Tuğra 6 Kitaplık siyer serisi) A. Lütfi Kazancı
Peygamberimizin Hayatı, Ali Himmet Berki-Osman Keskioğlu (Diyanet)
Sonsuz Nûr. M. Fethullah Gülen

2. Yüksek Lisansa Hazırlananlara
A. Genel
Anahatlarıyla Hadis, İsmail Lütfi Çakan
Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları, Cevdet Said (İnsan)
Çağımız İtikadi İslam Mezhepleri. Ruhi Fığlalı
İnsan Bu Mechul, Alexi Carrel
İslam Düşünce Yapısı, Süleyman Uludağ
İslam İdealler, Gerçekler, S. Hüseyin Nasr
İslam Peygamberi. M. Hamidullah
İslam ve Batı. Ali İzzet Begoviç
İslam ve Çağdaşlık. Fazlurrahman
İslam, Sezai Karakoç
İslamın Bugünkü Meseleleri, Erol Güngör
İslamî Hareketler ve Modernlik, W. Montgomery Watt
Kafa Karıştıran Kelimeler, Rasim Özdenören
Klasik Arap Literatürü, İgnace Goldhizeir (İmaj)
Mektep mi Medrese mi, Muallim Cevdet
Mezhepler Tarihi. (Hisar) M. Ebu Zehra
Modernizmin İslam Dünyasına Girişi, M.M. Huseyn
Modern Dünyada İslam Vahyi, M.Watt
Modernleşme ve Toplumbilim, Recep Şentürk
Müslümanca Düşünmek Üzerine Notlar, Rasim Özdenören
Sosyal İlimler Metodolojisi, Amiran Kutkan.(Filiz K.Yüksek Lisans)
Tarih Boyunca İslami Metodoloji Sorunu, Fazlurrahman
Umrandan Uygarlığa, Cemil Meriç
İçimizdeki Biz. Doğan Cüceloğlu
İletişim Çatışmaları ve Empati. Üstün Dökmen

B. Kuran
Ana Konularıyla Kur´an. Fazlurrahman
Kurana Giriş, Abdullah Dıraz (Kitabiyat)
Kurana Yaklaşımlar, J,J,Jansen (Fecir)
Kuranda Medeniyet, Erdoğan Pazarbaşı (Pınar)
Kuranda Uluhiyet. (Kayıhan). Suat Yıldırım
Kuranın Kuranla Tefsiri, Halis Albayrak, (Şule)
Kuranı Kerim Mucizesi. (TDV). Terc. Ergün Göze
Kur´an İlimlerine Giriş Suphi Salih. (Fakülte, Y. lisans)
Modern Dünyada İslam Vahyı. M.Watt (Yüksek lisans)

C. Sünnet
Sahabenin Sünnet Anlayışı, Bünyamin Erul (TDV)
Sünneti Anlamada Yöntem, Yusuf Kardawi

D. Bilgi Felsefesi
Bilgi Felsefesi, Alparslan Açıkgenç
Bilim Felsefesi, Heyet (Seha)
İslam ve Bilim, Heyet, (Seha)
İslamda Bilgi ve Felsefe, Mustafa Armağan
Bilgi Bilim ve İslam, İSAV

E. Felsefe
Din Dili, Turan Koç
Düşünceler ve Sohbetler, Epiktotes
Felsefe Dersleri, Hilmi Ziya Ülken
Felsefeye Giriş, Ahmet Arslan
Felsefenin Öyküsü, Will Durant (İZ)
Felsefî Disiplinler, Doğan Özlem
Felsefi Doktrinler Sözlüğü. S. Hayri Bolay
İnsanı Tanıma Sanatı, Alfred Adler. (DergahY. )
İslamda Dini Düşüncenin Yeniden Oluşumu, M. İkbal

3. Hadis Yüksek Lisansı
Sünnetin Anayasal Niteliği, Mevdudi. (Bengisu)
Sahabenin Sünnet Anlayışı, Bünyamin Erul. (TDV)
Sünnet Müdafaası, M. Ebu Şehbe. (Rehber)

4. FıkıhYüksek Lisansına Hazırlananlara:
Ana Hatlarıyla İslam Hukuku, Hayrettin Karaman
Hanefi ve Şafiilerde Mezhep Kavramı. Muhammed İbrahim (Terc Faruk Beşer)
Hukuk Başlangıcı. Necip Bilge
Hukuk Sosyolojisi
Hukuk ve Hukuk Bilgisi Üzerine, Vecdi Aral
İçtihat Tartışmaları, Terc. Şükrü Öztürk
İslam Ansiklopedileri, Fıkıh maddeleri
İslam Düşüncesinde Sünnet. Hayri Kırbaşoğlu
İslam Hukuk Başlangıcı. Muhammed Sellam Medkür
İslam Hukuk Kuramı, Aziz el-Azme (İZ´den makale)
İslam Hukuk Tarihi, Hayrettin Karaman
İslam Hukuku, Said Ramazan.
İslam Hukukuna Giriş, A. Zeydan
İslam Hukukunun Doğuş ve Gelişimi. Ahmed Hassan (İz Y)
Muharremin Tercümesi, Giriş Kısmı
Usulü Fıkıh, Z. Şaban ve A. Zeydan´ın el-Vecîz´i ile karşılaştırarak
İslam Hukuku, Yusuf Kardawi

5. Fıkıh İhtisası Yapmakta Olanlara:
ed-Daman fil... Ali Hafif
el-Emval ve Nazariyyetül-Akd fil-Fıkhil islami, M. Yusuf musa
el-Erkânü´l-erbaa, Ebu´l-Hasen en-Nedevî
el-Hak ve Meda sultânu´d-devleti... Fethî. Ed-Dürayni
el-Mal vel iltizam fil-fikhıl islami, M. Sellam Medkür
Makasıdü´ş-Şeria, İbn Âşur
Masadiru´l-Hak, Abdürrezzak es-Senhuri
Medhal, Zerkâ
Medhal, Seyyid Bey
Nazarıyyetü´l-İbaha, inde´l-usuliyyin, M. Sellam Medkür.
Ta´lilü´l-Ahkâm, M. Mustafa Şelebî
Tefsiru´n-Nusûs, M. Edip Salih
Bu konuda seçme kitaplar için ayrıca bk. et-Tanzîru´l-fıkhî, Dr. Cemalüddin Atiyye, s. 195 vd. bir liste mevcut.

Tavsiye Edilecek Seçme Karma Kitaplar ve Okuyucu Seviyesi
Arap Aklının Oluşumu. Cabirî (İz) (Yüksek Lisans, Doktora)
Arap İslam Kültürünün Akıl Yapısı. Cabirî (Doktora) (Kitabevi)
Asrın Getirdiği Tereddütler 1-4, M. Fethullah Gülen. TÖV Yayınları. (Yüksek Lisans, Doktora)
Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Orhan Türkdoğan. MEB. (Yükseklisans)
Derviş ve Ölüm. Mehmet Selimoviç. (Lise, Fakülte)
Din Felsefesi, Mehmet Aydın. 9EÜ İ.F. (Yüksek Lisans, Doktora)
İslam Düşünce Yapısı. Süleyman Uludağ. (Dergâh) (Fakülte)
İslam Ülkelerinde Misyonerlik ve Emperyalizm. Ömer Ferruh. (Nûn) (F.YL)
İslam, İdealler ve Gerçekler. Seyid Hüseyin Nasr. (İnsan) (Fakülte, Yüksek Lisans)
İslamda Aklin Yeri. Ahmet Yüksel Özemre (Fakülte, Yüksek lisans)
Kültür Değişmeleri. Mümtaz Turhan (Fakülte, Yükseklisans)
Makasıdü´ş-Şeri´a. Tahir b. Aşûr (Arapçası) (İlahiyat Yüksek Lisans, Doktora)
Medhal. Seyyid Bey. (İlahiyat Yüksek Lisans, Doktora)
Yolların Ayrılış Noktasında İslam. Muhammed Esed (Lise, Fakülte)

Tasavvufla ilgili Seçme Kitaplar.
Anahatlarıyla Tasavvuf. Hasan Kamil Yılmaz
Avârifu´l-Maarif. Suhreverdî
Er-Rasâil. İmam Kuşeyrî
Er-Riaye Li-Hukukillah. İmam Muhasibî
İslam Tasavvufu: Süleyman Ateş
İslam Tasavvufunun Bugünkü Meseleleri. Erol Güngör
Kûtü´l-Kulûb. Ebu Talib el-Mekki
Şifau´s-sâil. İbn Haldun (S. Ateş Terceme etti)
Tasavvuf Tarihi. Mehmet Ali Ayni
Tasavvuf ve Hadis. Abdullah Aydınlı
Tasavvuf ve Hayat. Abdül-Bari Nedve
Tasavvuf ve Tarikatlar. Mustafa Kara
Tasavvuf ve Tarikatlar. Selçuk Eraydın
Tasavvuf. Mahir İz
Teâruf li-Mezhebi ehli´t-Tasavvuf. Kelabâzî

Sözlükler
Büyük Türkçe Sözlük. Mehmet Doğan
Soyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Y
Felsefi Doktrinler Sözlüğü. S.Hayri Bolay
İbadet ve İnanç Kavramları Ansiklopedisi İFAV
Sosyal Bilimler Sözlüğü Ömer Demir&Mustafa Acar

Not: 1
(Altınoluk Dergisi´nden bir zatın imam ve hatiplere Türkçelerini geliştirmek için önerdiği bir kitap listesi)
1-Taşralı. Nurettin Topçu
2- Dualar ve Aminler. Arif Nihat Asya
3- Yahya Kemalin Hatıraları. Nihat Sami Banarl
4- İbrahim Efendi Konağı. Samiha Ayverdi
5- Ruhun Dirilişi. Sezai Karakoç
6- Türkçenin Sırları. Nihat Sami Banarlı
7- Kendini Arayan İnsan. S. Ahmed Arvasi
8- Türk İslâm ülküsü. S. Ahmed Arvasi
9- Hatıraların Işığında. Mehmet Çınarlı
10- Yılların izi. Mahiriz

Not:
1.Müftülük kütüphanesi gibi kütüphanelerde mutlaka bulunması gereken ansiklopedik eserler:

Büyük Türkçe Sözlük. Mehmet Doğan
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Y
İslam´da İnanç İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İFAV (İ. Kafi Dönmez Editörlüğünde)
Yeni Ansiklopedi, Timaş
İslam Ansiklopedisi, İSAV
İslam Fıkıh Ansiklopedisi, V. Ez-Zuhaylî
Elmalılı ve Mevdudi Tefsirleri

Üniversite terk bir genç için özel seçim:
Asrın Getirdiği Tereddütler (TÖV 4 cilt). M. Fethuullah Gülen
Dua, Alexy Carrel-Ali Şeraiti
Gençlerle Başbaşa (Yağmur). Ali Fuat Başgil
İslam Dünyasında İdeolojik Savaş, Malik b. Nebi
İtikat İbadet Ruh Terbiyesi, RisaleYayınlarından
Kafa Karıştıran Kelimeler. (İz) Rasım Özdenören
Malcom X. (İnsan) Alex Halley
Medine Toplumu, Ekrem Zıya Ömeri, (Risale)
Müslümanca Yaşama Üzerine Denemeler. (İz) Rasım Özdenören
Müslümanın Şahsiyeti. (Risale) M. A. Haşimî
Sonsuz Nûr. M. Fethullah Gülen
Yoldaki İşaretler. (İşaret) S. Kutup/Terc. Salih Uçan
Ruh Terbiyemiz. (petek). Said Havva

Tavsiye Kitap Listesi

0) *Kur'an Mesajı (Meal ve Tefsir), Muhammed Esed
*Ruhu’l Beyan, İsmail Hakkı Bursevi
* Hak Dini Kur’an Dili, Elmalılı M.Hamdi Yazır
* Kütüb-i Sitte (Hadis Ansiklopedisi), Prof. Dr. İbrahim Canan, Akçağ Yayınları


1)
*O ve Ben, Necip Fazıl Kısakürek, Büyükdoğu Yayınları
*Çöle İnen Nur, Necip Fazıl Kısakürek, Büyükdoğu Yayınları
*İman ve İslam Atlası, Necip Fazıl Kısakürek, Büyükdoğu Yayınları
*Çile, Necip Fazıl Kısakürek, Büyükdoğu Yayınları
2)
*Ey Oğul’ Eyyühe'l- Veled, İmam Gazali, Marifet Yayınları
*İhya-u Ulumid-Din, İmam Gazali, Çeviren: A. Serdaroglu
*Tevhid ve Ledün Risaleleri, İmam Gazali, Çeviren: S.Özburun, Y.Ö. Özburun, Furkan Yayınları
*[El-Me’arifu’l-Akliyye] Düşünme, Konuşma ve Söz Üzerine, İmam Gazali, İnsan Yayınları
*Kimyayı Saadet, İmam Gazali, Çelik Yayınevi
*Hakikat Bilgisine Yükseliş (Mearicü’l-Kuds), İmam Gazali, İnsan Yayınları
3) *Bir Kader Sohbeti, Prof. Dr. Alaaddin Başar, Zafer Yayınları
*Nur'dan Kelimeler I, II, III Prof. Dr. Alaaddin Başar, Zafer Yayınları
*Nur'dan Cümleler I, II Prof. Dr. Alaaddin Başar, Zafer Yayınları
4) *Kur'an Okumaları (1-2) Metin Karabaşoğlu, KARAKALEM/ ZAFER
5) *Müzekkin Nüfus(Nefisleri ARITICI), Eşrefoğlu Rumi, İnsan Yayınları
(1500'lu yıllarda yaşamış, Hacı Bayram-ı Veli'nin damadı olan Eşrefoğlu Rumi
bu kitabında nefis terbiyesinin nasıl yapılacağını anlatıyor.)
Yukarıdaki kitabı okuduktan sonra:
*Tasavvuf Bahçeleri, Necip Fazıl Kısakürek, Büyükdoğu Yayınları
*Miftah`ül Kulub (Kalplerin Anahtarı), Muhammed Nuri Şemseddin Nakşibendi,Huzur Yayınevi
*Rabıta-i Şerife, Necip Fazıl Kısakürek, Büyükdoğu Yayınları

*Bediüzzaman Ve Tasavvuf, Gelenek Yayıncılık, İstanbul, Kasım 2002

6)
*Kur’an’da Kalb ve Mühürlenmesi, Yrd. Doç. Dr. Yener Öztürk, Işık Yayınları
*Çekirdekten Çınara (Bir Başka Açıdan Ailede Eğitim), Nil Yayınları

*********Kitap Alınabilecek Yerler...*****************************************
http://www.kitapyurdu.com/ (İnternet kitapçısı)
http://www.nt.com.tr/ (Nil-Tuna kitapevi, Sakarya Caddesi No:15 Kızılay Ankara)

*********Ankara'da Kitap Alınabilecek Yerler...*****************************************
http://www.akcag.com.tr/ (Akcağ kitapevi, Tuna Cad. No:8/1 Sakarya-Kızılay/Ankara)
Dolunay Kitap ve Kültür Merkezi, Hacı Bayram Kitapçılar Çarşısı No:22, Ulus/Ankara
Ramazan ayında Kocatepe Camii’nde açılan Dini Yayınlar Fuarı