8 Haziran 2007 Cuma

Kur’anı Kerim ve Husrev Hattı

Şimdi sizlere Mucize gibi bir olay anlatacağım:

Ahmed Husrev Efendi, http://www.husrevefendi.com/

Said Nursi Hazretlerinin öğrencisidir. Kur’anı Kerim daha önce hiç yazılmayan bir hat (yazı sanatı) ile Ahmed Husrev Efendi tarafından yazılmıştır. Ahmed Husrev Efendi’nin ne şekilde yazması gerektiğini O'na üstad (Said Nursi Hazretleri) söylemiştir. Bunu söylemesinin nedeni ise üstadın rüyasında Levh-i Mahfuz’u (2) gördüğü ve ordaki Kur’anın yazı şekli yani hattının Üstad’ın Ahmed Husrev Efendi’ye tarif ettiği hat ile yazılmış olmasıdır. Bu şekilde yazılan Kur’anı Kerim Hayrat Vakfı tarafından basılmaktadır.

http://www.hayratvakfi.org.tr/


Husrev hattı ile yazılan Kur’an-ı Kerim, bütün hareke ve noktalarının harflerin tam üzerine veya tam altına getirilmiş olması, Kur’anda geçen bütün harflerin her yerde aynı ölçülerde bulunması, okuyucuya, hususen Kur’anı yeni öğrenenlere, büyük okuma kolaylığı sağlamaktadır. Yani daha açık ve okunaklı olduğu için bu hat Müslümanlar tarafından tercih edilmektedir. Bu hat ile yazılmış Kur’anı Kerim’e Tevâfuklu Kur'ân-ı Kerîm denir. Tevâfuk lügatte; birbirine denk gelme, latîfâne bir âhenkle uyum içinde olma ma'nâlarını taşır.





Hüsrev Efendi’nin kazanacağı sevapları ise Üstad Bediüzzaman Hazretleri şu şekilde ifade etmektedir.

“Ey Hüsrev! İnşallah senin yazdığın Mucizeli Kur’an-ı Azimüşşanın yakında tab’a girmesiyle, alem-i İslam’da senin ruhuna yağacak rahmet dualarını düşün, hamd ile Allah’a şükret”
Kastamonu, 233

“Maşallah, Barekallah! Kur’anın altın bir anahtarı olan kalem-i Hüsrevî, değil yalnız bizleri, belki ruhanileri ve melekleri de sevindiriyor.”
Kastamonu, 2


Risale-i Nur Külliyatı’nda Asa-Yı Musa Onbirinci Mes'ele’de aşağıdaki şekilde Husrev hattından bahsedilir (1):

Ve ey âlemin (Kur'an-ı Azimüşşân'ın kat'i vaadiyle ve tehdidi ile ve Risale-i Nur'un keşf-i kat'isiyle ve merhum şâkirdlerinin müşâhedesiyle ve onlardaki keşfelkubur sahiplerinin görmesiyle...) en çok korktuğu ölümü ehl-i îman için îdam-ı ebedîden kurtarıp bir terhis tezkeresine çeviren; ve âlem-i Nur'a gitmek için güzel bir yolculuk olduğunu isbat eden ve kâfir ve münâfıklar için idam-ı ebedî olduğunu bildiren Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan'ın, bin mu'cizat-ı Ahmediye (A.S.M) ve kırk vech-i i'câzının tasdiki altında ihbarat-ı kat'iyesiyle, ondan çıkan Risale-i Nur'un en muannid düşmanlarını mağlub eden hüccetleriyle ve Nur Şâkirdlerinin, çok emârelerin ve tecrübelerin ve kanaatlarının teslimi ile o korkunç, karanlık, soğuk ve dar kabri, ehl-i îman için Cennet çukurundan bir çukur ve Cennet bahçesinin bir kapısı olduğunu isbat eden; ve kâfir ve münâfık zındıklar için Cehennem çukurundan yılan ve akreplerle dolu bir çukur olduğunu isbat eden ve oraya gelecek olan Münker-Nekir isminde melâikeleri ehl-i hak ve hakikat yolunda gidenler için birer mûnis arkadaş yapan ve Risale-i Nur'un Şâkirdlerini talebe-i ulûm sınıfına dahil edip Münker-Nekir suallerine Risale-i Nur ile cevap verdiklerini merhum kahraman şehid Hâfız Ali'nin vefatıyla keşfeden ve hayatta bulunanlarımızın da yine Risale-i Nur ile cevap vermemizi rahmet-i İlâhiyyeden dua ve niyâz eden ve Hazret-i Kur'anı, Kur'an-ı Azîmüşşân'ın kırk tabakadan her tabakaya göre bir nev'i i'câz-ı mânevîsini göstermesiyle ve umum kâinata bakan kelâm-ı ezelî olmasıyla ve tefsiri olan Risale-i Nur'un Mu'cizat-ı Kur'aniye ve Rumûzât-ı Semâniye Risaleleriyle ve Risale-i Nur gül fabrikasının serkâtibi gibi kahraman kardeşlerin ve şâkirdlerin fevkalâde gayretleriyle Asr-ı Saadetten beri öyle hârika bir sûrette mu'cizeli olarak yazılmasına hiç kimse kadir olmadığı halde Risale-i Nur'un kahraman bir kâtibi olan Hüsrev'e "yaz!" emir buyurulmasiyle, Levh-i Mahfuzdaki yazılan Kur'an gibi yazılması ve Kur'an-ı Azîmüşşân'ın hak kelâmullah olduğunu ve bütün semâvî kitapların en büyüğü ve en efdali ve bir Fâtiha içinde binler Fâtiha, ve bir İhlâs içinde binler İhlâs ve hurufâtının birden on ve yüz ve bin ve binler sevap ve hasene verdiklerini hiç görülmedik ve işitilmedik pek güzel ve hârika bir surette târif ve isbat eden;

(1) http://www.nur.web.tr/icsayfa.php?action=book&tree=1&book_name=Asa-y%C4%B1%20Musa&area_name=ONB%C4%B0R%C4%B0NC%C4%B0%20MES
(2) Bir tanımda, levh-i mahfuz,olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekandaki bütün varlıkların, kısacası, her şeyin yazılı bulunduğu bir İlâhî muhafaza levhası; İlahi ilmin aynası, kaderin defteri, kâinatın programı olarak ifade edilmektedir.

Hiç yorum yok: